19 Mart 2015 Perşembe

Haldun Taner ile bir asır...

Türk tiyatrosunun, öykücülüğünün köşe taşlarından Haldun Taner, 100. doğum yılında anılıyor. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ve Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi (CKM), yazarın 100. doğum günü vesilesiyle bir sergi açtı. “Bir Güçlü Yazar, Bir Güzel İnsan: Haldun Taner 100 Yaşında” sergisi, sanatçının fotoğrafları, özel eşyaları ve kitaplarının yanı sıra ilgi alanlarını ve edebî yolculuğunu izleme fırsatı sunuyor.Bundan tam bir asır önce, takvimler 16 Mart Salı’yı gösterirken İstanbul Çemberlitaş’ta gözlerini dünyaya açtı. Devletler hukuku profesörü Ahmet Selahattin Bey ve Seza Hanım’ın biricik oğlu… Henüz beş yaşındayken babasını kalp krizinden kaybetti. Devlet ona kollarını açtı ve Galatasaray Lisesi’nde parasız yatılı okudu. 1935 yılında mezun olduktan sonra burslu olarak Almanya’nın Heidelberg Üniversitesi’nde ekonomi ve siyaset bilimi öğrenimi görmeye gitti. Burada vereme yakalandı. Üç yıl sonra, eğitimini yarım bırakarak yurda döndü. Bu, Haldun Taner’in hikâyesi… Haldun Taner, Türk öyküsünün ve tiyatrosunun yapıtaşlarından biri. Öyle ki daha 60’lı yıllarda eserleri yabancı ülkelerde okunup sahnelenmeye başladı; Rusya, Almanya, İngiltere… Geçtiğimiz salı günü ise Taner’in 100. doğum günüydü. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ve Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi (CKM) bu özel gün için bir sergi hazırladı: “Bir Güçlü Yazar, Bir Güzel İnsan: Haldun Taner 100 Yaşında”. Küçük yaşlarından, vefat ettiği 1986 yılına kadar yüzüne yerleşen muzipliğin yansıdığı fotoğraflar, daktilosu, eldiveni, şapkası, ödülleri, diplomaları, öğrenci belgesi, kimlik kartları ve kitaplarının farklı yayınevlerinden çıkan baskıları… Taner’in yazıyla şekillenmiş, öyküye, oyuna adanmış ömrü bu vesileyle yeniden gözler önüne seriliyor. Serginin açılışının yapıldığı pazartesi akşamı, Haldun Taner’in büyük bir sevgiyle bağlandığı eşi Demet Taner de oradaydı. Haldun Taner’in eserlerinin ve bu sergiyle birlikte hayatının topluma mal olmasından duyduğu mutluluğu paylaştı Demet Taner. Yaklaşık otuz yıldır Feneryolu’ndaki evlerinde hiçbir eşyanın yeri değişmediği için sergilenecek eşyalarını seçmek de hiç zor olmamış.Dört yıllık bir tedavi sürecine girmişti Taner. Yazıya da bu zorlu süreçte başladı. “Yazı yazmayı ilk kez uzun bir hastalık süresinde dört duvar arasında mahkûm olduğum zaman aklettim. Güzel bir avuntu olabilirdi.” demiş, sonraları yazarlık nedir sorusuna ise şöyle bir cevap vermişti: “Bir hüsranın avuntusu. Bütün hüsranların avuntusu.” İlk skeçlerini işte bu süreçte 1938 ile 1942 yılları arasında Ankara Radyosu için yazar. Yayımlanan ilk öyküsü “Töhmet” ise 1946 yılında Haldun Yağcıoğlu imzasıyla Yedigün Dergisi’nde çıkar. Yazdığı hikâyelerin, oyunların kabul ve değer gördüğünü fark ettiğinde de artık Haldun Hasırcıoğlu, Can Enişte gibi takma isimlerini kullanmaz. 1945’ten 1983 yılına kadar süren hikâyeciliğinin ilk yılları oldukça verimli geçer. İlk hikâye kitabı “Yaşasın Demokrasi” 1949’da, 1951 yılında okurla buluşan “Tuş”, iki yıl sonra “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu” ile 1954’te yayımlanan “Ayışığında Çalışkur” ve “Onikiye Bir Var”dan sonra 15 yıl yeni bir öykü kitabı yayımlamaz. Tiyatro yazarlığından çok daha fazla sevdiği öykücülük hayatına 7 kitap, 56 hikâye sığdırır. Orhan Kemal, Ahmet Kutsi Tecer, Aziz Nesin, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Necati Cumalı, Arthur Miller ve Pablo Neruda dostları arasındadır. Yakın dostlarından Behçet Necatigil, Haldun Taner için şöyle diyecektir: “Taner, gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan; konuları büyük şehrin tipik ve türedi yaşamlarından gelme hikâyeleriyle tanındı.”EN ÇOK OYNANAN OYUNLARIN YAZARIKendisi her ne kadar hikâyeyi bütün türlerin önüne koysa da Haldun Taner yaşarken de şimdi de en fazla tiyatro eserleriyle tanınıyor. Türkiye’de ilk epik tiyatro örneği kabul edilen Keşanlı Ali Destanı, gerçekçi yaklaşımla kaleme aldığı Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Zilli Zarife, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı en fazla oynanan oyunları olur. Bu süreçte Aristophanes’ten devraldığı ‘düşünce güldürüsü’ onun bütün eserlerinde kendini gösterir. Daha sonra Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan ile birlikte 1967 yılında, Türkiye’nin ilk kabare tiyatrosu olan Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nu kurdu. On yıllık birliktelik Taner’in gişe kaygısının eserlerin özelliğine yansıdığı düşüncesiyle sona erer. Buradan ayrılır ve Münir Özkul’la birlikte “Bizim Tiyatro’yu kurar. Taner’in öyküye ve tiyatroya adanmış, güzel dostluklarla gönenmiş, ödüllerle süslenmiş ömrü, 71 yaşında, kaldırıldığı Haydarpaşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde son bulur. Haldun Taner’in ölümünün üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen eserlerinde dert edindiği konular bugün de tazeliğini koruyor. Bugün onun eserlerini okuyanlar, temiz bir toplum ve insan sevgisi idealinde birleşecektir. Sergisi ise nefes alıp veren anılar arasında, ‘bütün hüsranların avuntusu’ yazının vazgeçilmezliğini bir kez daha hatırlatıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder