6 Mart 2015 Cuma

Gözler yalan söylemez

Büyük Gözler, yakın dönem sanat tarihinin ünlü bir intihal olayını konu alan etkileyici hikâyesine rağmen çok iyi olamayan ortalama bir biyografi-dram filmi. Amy Adams’ın performansıyla tek başına sürüklediği film, sıra dışı yönetmen Tim Burton’ın en ‘sıradan’ filmi.Sıra dışı yönetmen nitelemesini hak eden sayılı isimlerden Tim Burton, orta halli bir biyografi filmi olan Büyük Gözler’de (Big Eyes) takipçilerini biraz şaşırtıyor. Böyle bir şaşkınlığı hedeflemiş midir bilinmez, fakat Büyük Gözler, etkileyici hikâyesine rağmen, kamera arkasında baskın bir yönetmen dokunuşu taşımayan, hele ki Tim Burton imzası gördüğümüzde şaşıracağımız kadar ‘düz’ bir film.1950’lerde Amerika’da kadın olmanın zorluklarına dair birkaç kelam ile başlıyor film. Üstelik bu kadın, eli fırça tutan bir ressam. Toplumsal normlar, onun resim çizmesini bile yadırgar. Kocasından ayrılıp bir çocuğuyla ayakta kalabilmesi ise neredeyse imkansızdır. Fakat Margaret, tüm cesaretini toplayıp baskıcı kocasını terk eder ve bir arkadaşının yardımıyla San Francisco’ya taşınır. Elinde, büyük gözlü çocuk tablolarından başka bir sermayesi yoktur. Resimlerini sergilediği bir pazarda sokak resimleri çizen ressam Walter Keane ile tanışır ve kısa süre sonra onunla evlenir. İlk başta her şey iyidir; aslında bir emlakçı olan Walter, ticari kurnazlığıyla Margaret’ın resimlerini satışa çıkarır. Bir süre sonra Margaret’ın resimlere attığı Keane imzasından hareketle onun resimlerini de sahiplenir ve karısının resimlerini kendi resimleriymiş gibi pazarlayarak büyük bir üne kavuşur. Çocuğuna iyi bir hayat sağlamak için kocasının eser hırsızlığını sineye çeken Margaret, bu duruma yıllarca ses çıkarmaz. Zamanla gözünü iyice hırs bürüyen Walter, Margaret’ın içindeki mücadeleci ruhu ortaya çıkarır ve olay mahkemeye taşınır…KADIN OLMAK ZOR, AMA NASIL?Geçtiğimiz ay !f İstanbul’da gösterilen Büyük Gözler, iyi bir film olmasına rağmen yönetmen ve oyuncu kadrosunun oluşturduğu beklentinin altında kalıyor. Bunda, yönetmenin açılış sahnesinde vaat ettiklerini perdeye yansıtamamasının payı var. Yüzyılın ortalarında kadın olmak meselesine dokunup geçen film, bir süre sonra dönemin sanat dünyasına dalıyor, Margaret ile Walter’ın evliliği ise hep sisler ardında. Kadın olmanın zorlukları, açılış sahnesinden sonra finale kadar bir daha gündeme gelmezken, gelir gibi yaptığı bölümler de ikna edici değil.Filmde önce Amerikan taşrasında kadın olmanın zorluğunu görüyoruz. San Francisco’da ise ‘özgürlüğüne’ kavuşuyor Margaret. Arkadaşı DeeAnn ile birlikte ‘trendy’ mekanları bile takip ediyor. Üstelik, Hawaii’de de kadın olmanın zorluklarına dair bir emare yok. Margaret’ın kocası Walter ile yaşadığı sorun ise pek bahsedilmeyen ilk evliliğinden farklı olarak sanat hırsızlığı ile ilgili. Tim Burton, açılışta bahsini ettiği “Bir zamanlar kadın olmak çok zordu” temasını âdeta unutuyor. Eğer mesele toplumsal baskılarsa bugün de aynı sorun dünyanın birçok yerinde ve Amerika’da mevcut. Uzatmayalım, Büyük Gözler, esas meselesiymiş gibi yaptığı ‘kadın olmanın zorlukları’ konusunda esaslı ve ikna edici bir şey söylemiyor.BİR TEK AMY ADAMSGelelim sanat meselesine… Yakın dönem sanat tarihindeki ünlü intihal olaylarından birini anlatan film, büyük gözler temalı resimlerin sanatsal değerinden ziyade dönemin sanat piyasasıyla ilgileniyor. Bu bölümde de sanat âlemine dair bilinen durumları yüzeysel geçişlerle tekrarlamaktan başka bir şey yapmıyor yönetmen. Tamamen Walter üzerinden ilerleyen bu yolda, karakterin de ciddi boşlukları var. Quentin Tarantino’nun Hollywood’a kazandırdığı iki Oscar’lı Christopher Waltz, belki de bu yüzden Walter karakterinde kariyerinin belki de en çiğ ve yüzeysel performansını sergiliyor. Tepkileri, jestleri, mimikleri hatta bakışları o kadar klişe ki, perdede Walter Keane değil, üçkağıtçı, kurnaz bir ‘tip’ seyrediyoruz. Amy Adams ise tek başına filmin yıldızı. Karakterinin kırılgan ve naif yanlarını başarılı bir şekilde sergiliyor.Tema geçişleri çok hızlı ve keskin olan filmin teknik açıdan tek devamlılığı renkler. Büyük Gözler’in bir Tim Burton filmi olduğuna inandırabilecek tek yanı ışık ve renk kullanımı ile iki sahnede görünen göz efektleri. Bunun dışında Büyük Gözler, etkileyici hikâyesine rağmen çok iyi olamayan ortalama bir biyografi-dram filmi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder