31 Ocak 2015 Cumartesi

Memleket hikâyeleri büyük ödül getirdi

Dünyaca ünlü fotoğraf ajansı Magnum, 2009’dan bu yana genç fotoğraf sanatçılarını desteklemek amacıyla ‘Magnum Acil Yardım Fonu’ (Magnum Emergency Fund) adıyla bir yarışma düzenliyor.Dünyanın her yerinden sayıları her yıl 8 ile 15 arasında değişen fotoğraf sanatçısına para ödülü veriyor. Ajans, altı yılda 45 ülkeden 60 fotoğrafçıyı destekledi, projelerine toplamda 500 bin dolar para ödülüyle katkıda bulundu. Bu yılki yarışmayı kazanan 11 sanatçı arasında ilk kez Türkiye’den bir fotoğrafçı bulunuyor. ‘Homeland Delirium-in progress’ adlı projesiyle Magnum’un beğendiği sanatçılar arasına giren, 30 yaşındaki Emine Gözde Sevim’e ödülü ve fotoğraf yolculuğunu sorduk.Magnum’un desteklediği genç fotoğrafçılardan biri oldunuz. Bekliyor muydunuz, ne düşünüyorsunuz bu ödül hakkında?Aday gösterildiğim zaman da, seçilen fotoğrafçılardan biri olduğumu öğrendiğimde de tabii ki heyecanlandım ve çok mutlu oldum. Bu ödülden elbette haberdardım. Çok prestijli bir ödül. 2009 yılından beri genç fotoğrafçıların yanı sıra bazı en önemli fotoğrafçıların işlerini destekleyen bir ödül. Ama her ödül adaylığında ve sonucunda olduğu gibi, sanatçı olarak yapılabilecek tek şey başvuruda kendinizi en iyi şekilde ifade edebilmek. Bu seçimler bağımsız jüriler tarafından yapılıyor ve karar verilirken birçok faktör göz önünde bulunduruluyor. O sebeple beklentiyle yaklaşmak üretime zarar bile verebilir. Bunun pozitif sonucu şu: Desteklenmek tabii ki kendime güvenimi artırdı ama aynı zamanda, üretimimi, kendimi, çalışmalarımı tekrar tekrar gözden geçirmeme teşvik etti.Projeniz ‘Homeland Delirium-in progress’ hakkında neler söylersiniz. Nasıl başladınız ve nasıl devam edecek?Çekiğim fotoğraflar Gezi Parkı protestoları sonrası ülkede var olmaya dair hisle ilgili. Anlattığım görsel hikâyeler, içinde bulunduğumuz tarihsel değişimlerin bireysel deneyim üzerinde etkilerine odaklanarak; olaylardan çok, uzun bir zamana yayılmış hisleri ifade etmeye çalışıyor. Ayrıca son yedi senedir Ortadoğu coğrafyasına odaklı. Yaşadıklarımı izlenimci bir dille anlatmaya çalışıyorum.Bu ödül bundan sonraki çalışmalarınızı nasıl etkileyecek?Buna şu an cevap vermek zor. İlk olarak aldığım destekle çalışmalarıma devam edeceğim. Üretim bence dinamik bir varoluş. Böyle destekler “bu daha başlangıç, mücadeleye (yeniden keşfetmeye ve bu anlamda üretmeye) devam” hissinin bir kez daha altını çiziyor. Ama yolun başında böyle bir destek görmek işlerin görünürlüğü ve değişik platformlarda yer alması için çok ümit verici.Çalışmanızı farklı yapan neydi?Türkiye’den ilk olmak tabii ki güzel ancak sanat evrensel bir dil konuşmayı gerektiriyor. Tabii ki fotoğrafın tarihi boyunca değişik coğrafyalarda, değişik ekoller ortaya çıktı, çıkmaya devam ediyor. Ancak yaşadığımız çağ bu sınırları saydamlaştırdı. Bu da bireyi kendi dilini tekrar tekrar geliştirmeye, şekillendirmeye yönlendiriyor. Görsel hikâyeler anlatmaya çalışırken bu bakış açısıyla yaklaşıyorum.Kişisel fotoğraf yolculuğunuzda neler var?Fotoğrafa lise yıllarında ilgi duymaya başladım. Üniversitede sosyal bilimlerle birlikte fotoğraf okudum. Mezun olduktan sonra New York’ta çeşitli fotoğrafçılarla ve fotoğraf tarihini konu alan video prodüksiyonu üzerine çalışma şansım oldu. 2012’den itibaren tamamen kendi çalışmalarıma yoğunlaştım.Fotoğraf sizin için kendinizi ifade etme tarzı mı yoksa bir öykü anlatma aracı mı, sanatsal bir faaliyet alanı mı?Bence bunların hepsi birbirine bağlı. Fotoğraf bir yaşam tarzı bana göre. Var olabilmek, hayatla bağ kurmak için fotoğraf çekiyorum.Savaş bölgelerinde çalıştı1985 İstanbul doğumlu Emine Gözde Sevim, şu anda New York’ta yaşıyor. Eğitimini New York Hudson Valley’deki Bard College’da tamamladı. Yedi yıldır Ortadoğu’daki değişen hayata tanıklık eden genç sanatçı, en son Mısır’daki ayaklanma sonrasında günlük hayatı fotoğrafladı. 2007 yılında Afganistan’da, 2010’da İsrail ve Batı Şeria’da fotoğraflar çeken Sevim’in çalışmaları, merkezi Doha ve Dubai’de bulunan East-Wing Galeri tarafından temsil ediliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder