13 Aralık 2014 Cumartesi

Asâsız Musa kıssası

Oscar’lı yönetmen Ridley Scott, Exodus: Tanrılar ve Krallar filminde bir peygamber kıssasından ziyade, halkının özgürlük mücadelesine öncülük eden bir liderin aksiyonla yoğrulmuş yol hikâyesini anlatıyor.Geçtiğimiz nisan ayında gösterime giren Nuh: Büyük Tufan vesilesiyle andığımız Cecil B. DeMille’in ruhu, bu kez daha güçlü bir şekilde geri geldi. Oscar’lı yönetmen Ridley Scott’ın Exodus: Tanrılar ve Krallar filmi, epik sinemanın ‘ağababası’ DeMille’in, Kitab-ı Mukaddes’ten uyarladığı 1956 yapımı On Emir filmini referans alıyor.Exodus: Tanrılar ve Krallar, bir peygamber kıssasından ziyade, halkının özgürlük mücadelesine öncülük eden bir liderin/kahramanın hikâyesini anlatıyor. Filmde, esas çatışma ‘kardeş gibi’ büyüyen Musa ile Ramses arasında geçiyor. Ramses, firavun olunca Musa’yı danışmanı ve komutanı yapar. Ancak Ramses, Musa’nın aslında bir İbrani olduğunu öğrendiğinde onu sürgüne yollar. Bu sürgün, Musa’nın içsel yolculuğunu başlatacak ve yıllar sonra bir peygamber ve İbranilerin lideri olarak Firavun’un karşısına çıkaracaktır.Hz. Musa’nın kavmini Mısır’dan çıkarmasını konu alan Exodus: Tanrılar ve Krallar, Eski Ahit’teki ilgili bölümü esas alıyor. ‘Mısır’dan çıkış’ anlamındaki exodus kıssasına ek olarak film olayların öncesine gidiyor ve Firavun’un sarayında iki ‘kardeş’ olarak büyüyen Musa ile Ramses’in dostluğuna da değiniyor. Filme geçmeden önce şunu hatırlamakta fayda var: Ridley Scott, Tevrat ve İncil’de anlatılan Hz. Musa kıssasını esas alıyor; dolayısı ile Kur’an-ı Kerim’deki Hz. Musa ile filmde temsil edilen ‘Moses’ ve onun yaşadıkları zaman zaman örtüşse de temel meselelerde (tevhid inancı, peygamberlik özellikleri ve olaylar silsilesi) gibi ciddi farklılıklar var.KİMLİĞİNDEN KAÇAMAZSINDinî literatürün alanına giren bu zorunlu açıklamadan sonra Exodus’un sinemasal ayağına geçecek olursak, yönetmen Ridley Scott, On Emir filmini esas alsa da özellikle ilk yarıda Gladyatör (2000) etkisi var. Hititler ile yapılan savaş sahnelerinde ustalığını konuşturuyor Scott. Görüntü yönetiminin Firavun’un başkentinde, Hz. Musa’nın yolculuğunda, özellikle de vahiy sahnelerinde farklı renk paletleri tercih etmesi filmin tonunu belirliyor. Filmin esas sorunu ise senaryodaki karakter gelişimi ve drama çatışmasının eksikliği. Daha doğrusu, kâğıt üzerinde olan bu unsurların perdeye zayıf bir şekilde yansıtılması. Ramses ile Hz. Musa arasındaki çatışma nispeten hedefini bulurken, Hz. Musa’nın sürgünde yaşadığı içsel yolculuk perdede çiğ duruyor.Senaryonun karakter gelişimindeki özensizliği John Turturro, Sigourney Weaver, Ben Kingsley, Hiam Abbass, Gülşifteh Farahani gibi kaliteli oyuncuları silik bir figür haline getiriyor. Christian Bale ile Joel Edgerton’un oyunculukları iyi olsa da akılda kalıcı bir performans ortaya koyamıyorlar. Ridley Scott, Cecil B. DeMille’den farklı bir yol izleyerek Hz. Musa’nın mucizelerini aklileştirme yoluna gidiyor. Kızıldeniz’in ikiye yarılması, bilinen şekliyle peygamberin asâsını yere vurmasıyla değil, doğal bir gel-git hadisesiyle izah ediliyor. Ayrıca meşhur ‘Asâ-yı Musa’ da filmde, hiçbir düğümü çözmeyen sıradan bir aksesuar olarak kalıyor. Tıpkı Nuh: Büyük Tufan’da olduğu gibi Exodus’ta da ‘zalim, gaddar ve intikamcı Tanrı tasavvuru’ devreye giriyor. Daha çok Tevrat kaynaklı bu tasavvur, bir de Tanrı’yı çocuk suretinde perdeye yansıtma tercihiyle birleşince dindar seyirci için iyice rahatsız edici bir hal alıyor.Sözün özü; Exodus: Tanrılar ve Krallar, halkına öncülük eden bir lider/kahramanın aksiyonla yoğrulmuş yol hikâyesi olarak izlendiğinde ‘seyirlik’ bir film. Onun haricindeki sinemasal ya da dinî birtakım beklentiler için ise düşük profilli. Savaş sahneleri haricinde titizliğini biraz kaybetmiş olduğunu düşündüren usta yönetmen Ridley Scott, kapanış jeneriğindeki “Kardeşim Tony Scott’a” ithafı ile -filmden bağımsız olarak- sinemaseverlerin kalbine garip bir hüzün bırakıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder