23 Mayıs 2014 Cuma

Duygusallık ‘genlerinde’ var

2000 yılında sinema macerasına başlayan X-Men serisi, 14 yılda yedinci kez beyazperdeye gelerek çizgi roman uyarlamaları içinde şimdiden müstesna bir yer edindi. Serinin yeni adımı ‘Geçmiş Günler Gelecek’, 70’ler ile yakın gelecek arasında gidip geliyor. Her adımda biraz daha duygusallaşan seri, yakın tarihin koridorlarında gezinmeye devam ediyor.X-Men serisi, yakın tarihin koridorlarında dolaşmaya devam ediyor. Israrla işlediği “Biz farklıyız, o yüzden bizi sevmiyorlar” tezi bir süredir kabak tadı veren mutantlar, ‘Geçmiş Günler Gelecek’ filminde de bu mesajdan vazgeçmiyor. Bununla birlikte, ABD’nin yakın geçmişteki günahlarını temize çekmeyi gaye edinmiş durumdalar. 2011’deki ‘Birinci Sınıf’ta Soğuk Savaş ve Küba Krizi’ne demir atan mutantlar, geçtiğimiz yıl gösterilen ‘Wolverine’deki Nagazaki öyküsüyle -kendince- Japonlardan özür dilemişti. Bu kez, Vietnam Savaşı’na ve ucundan kıyısından Kennedy Suikastı’na dokunup geçiyor. Üzerinde fazla durmuyor, çünkü mutantlar için esas mevzu hiç değişmiyor: “Biz farklıyız, o yüzden bizi sevmiyorlar.”2000 yılında sinema macerasına başlayan X-Men serisi, 14 yılda yedinci kez beyazperdeye geliyor. Bu konuda, çizgi roman uyarlamaları içinde şimdiden müstesna bir yere sahip. ‘Geçmiş Günler Gelecek’ ilavesiyle vizyona giren yeni X-Men’de, mutantlar yakın gelecekte yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Profesör Xavier, Magneto ve Wolverine (Logan) de dâhil olmak üzere bütün mutantlar, insan eliyle üretilen Gözcüler tarafından yok edilmek üzeredir. Türlerinin hayatta kalması için geçmişe gidip Gözcülerin üretimini engellemekten başka çare yoktur. Gelecekteki savaş devam ederken, Logan geçmişe gönderilir. 1975 yılına giden Logan’ın görevi, henüz ‘toy’ olan, birbiriyle kavgalı iki eski dostu, Profesör Xavier ile Magneto’yu birlikte savaşmaya ikna etmektir. Zira, Vietnam Savaşı henüz bitmişken, dünya liderleri yeni düşmanı tayin eder: Mutantlar. Bunun için de Dr. Bolivar Trask’ın Gözcüler projesine bel bağlanır. Profesör Xavier ile Magneto’nun barışmasındaki kilit isim ise Raven, yeni adıyla Mystique olacaktır.GEÇMİŞ HESAPLARI KAPATMA ZAMANI!X-Men serisi, 2009’daki ilk Wolverine filminden bu yana her adımda biraz daha duygusallaştı. Hatırlanacağı gibi, geçmişin yükleriyle hesaplaşma bahsi de bu filmle başlamıştı. ‘Geçmiş Gelecek Günler’ filmi de bu duygusallıktan nasibini alıyor. Logan’ın bir türlü üzerinden atamadığı, Jean’i öldürmenin vicdan azabı, Profesör’ün birlikte büyüdüğü Raven’da yaşadığı hayal kırıklığı, Magneto’nun Profesör’e öfkesi ve nihayet Mystique’in Magneto’ya olan kalp ağrısı… Böyle yazınca bir Yeşilçam melodramı gibi gelebilir. Ancak artık başlı başına bir ‘tür’ sayılabilecek çizgi roman uyarlamalarında, filmin aksiyon ve görsel efekt ağırlığını, senaryonun yükünü dengeleyebilecek karakter ‘aşılamaları’nın dağılımı, rahatlıkla işleyen, basit bir ‘kural’.Hikâye 1975’e gidince, ister istemez retro havası esiyor filmde. Kıyafetler ve müzik değişiyor. Bu yönüyle, Magneto’yu kurtarmak için Pentagon’a yapılan ziyaret akılda kalıcı sahneler barındırıyor. Özellikle Quicksilver’ın hız konusundaki hünerlerini sergilediği bölümler, filmin mizah yükünü de taşıyor. Görsel açıdan ‘Geçmiş Günler Gelecek’in seleflerinden üstün bir yanı yok. Gözcüler’in olduğu sahneler başarılı, ancak bu kulvarda biçimsel olarak bir yenilik getirdiği söylenemez. Dolayısıyla X-Men serisinin ilk iki filminden sonra yönetmen koltuğundan çekilen Bryan Singer’ın dönüşü ‘muhteşem’ olmuyor. Marvel’ın X-Men serisine ara veren Singer, 2006’da DC Comics’in ‘Süpermen Dönüyor’ projesinde hüsrana uğramıştı. ‘Geçmiş Günler Gelecek’te ise serinin akışını bozmayan, ancak şaşırtıcı bir yenilik de getirmeyen orta halli bir iş çıkarıyor.Oyunculuklar bahsinde, Patrick Stewart ve Ian McKellen ustalara saygıda kusur etmesek de, seriye ‘taze kan’ aşılayan Michael Fassbender, James McAvoy ve Jennifer Lawrence üçlüsü, ‘Birinci Sınıf’tan sonra bir kez daha mutantlar dünyasına ayrı bir albeni katıyor. Hugh Jackman ise hikâyenin kilit adamı olmasının getirisiyle rahat ‘takılıyor.’ Ne de olsa Logan’ı oynuyor, Sefiller müzikalindeki Jean Valjean değil sonuçta!‘Geçmiş Günler Gelecek’, mutantların insanlar ile barış içinde yaşayabileceği tezini bir kez daha vurgulayan söylemi ve ABD’nin yakın tarihteki ‘günahları’nı temize çekme çabalarıyla değerlendirildiğinde hayli sıkıcı. Ancak X-Men dünyasının atmosferi, karakterlerin geçmişine yaptığı yolculuklar, retro havası ve oyuncuların performanslarıyla kendini izlettiriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder