5 Eylül 2015 Cumartesi

Aslında her şey 35 yıl önce başladı

“Nerden Geldik Buraya” sergisi, bir kâbus gibi yaşamakta olduğumuz filmi 35 yıl öncesinden başlatıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata'da ziyarete açılan sergi, Türkiye'nin bugünlerini anlamak için 24 Ocak 1980 kararlarından başlayarak siyasette, sanatta, popüler kültürde, eğitimde, matbuat âleminde, şehircilikte, toplumsal muhalefette neler yaşandığını ortaya koyuyor.

Bugünlerde herkesin zihninde dolaşan bir soru var; buraya nasıl geldik? Başka bir deyişle, “Ne oldu da böyle oldu?” Sadece belli bir konu için değil, spordan siyasete, eğitimden ekonomiye, oradan popüler kültüre kadar hangi alanda, hangi konuda olursa olsun, günümüz Türkiye'si üzerine düşündüğümüzde dönüp dolaşıp bu sorunun ağırlığı altında kalıyoruz. Bakış açılarına göre farklı tarihlerde arayabiliriz cevabı. 7 Haziran seçimleri, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları, 2010 referandumu, Hrant Dink cinayeti, Danıştay saldırısı, 2001 krizi, 28 Şubat darbesi, 5 Nisan kararları...

İki farklı mekânda gerçekleştirilen “Nerden Geldik Buraya” sergisi, bir kâbus gibi yaşamakta olduğumuz filmi 35 yıl öncesinden başlatıyor. SALT Beyoğlu ve SALT Galata'da dün ziyarete açılan sergi, Türkiye'nin bugünlerini anlamak için 24 Ocak 1980 kararlarından başlayarak siyasette, sanatta, popüler kültürde, eğitimde, matbuat âleminde, edebiyatta, şehircilikte, toplumsal muhalefette neler olduğuna bakıyor. Bu ‘bakış', bir hatırlama yahut naif bir nostalji çabası değil. 1980'den 1993 sonuna kadar, 13 yılda yaşanan ekonomik değişim ve bunun sonucu şekillenen kültürel ve siyasi ortam, dönemin dergileri, reklamları, sinema filmleri, televizyon programları, kitapları, tartışmaları eşliğinde titiz bir arşiv çalışmasıyla yüzümüze çarpılıyor.

‘İnsan Hakları Yarın Değil Şimdi!' basın toplantısı, 22 Ağustos 1989

BİTMEYEN KISIR DÖNGÜ

Mesela, 3. köprü tartışmasının 1987'de neredeyse aynı söylemler ile yapıldığını görüp irkiliyorsunuz. Son birkaç yıldır yaşadıklarımızdan sonra hâlâ hayret duygunuz körelmediyse ya da irkilme refleksiniz yerinde duruyorsa tabii... 80'lerin sonunda çıkan Sokak dergisi, serginin ana malzemelerinden biri. Kadına şiddet, kadının toplumdaki yeri, zorunlu askerlik, kimlik ve anadil sorunu gibi ancak 90'ların sonunda gündeme gelen birçok konuyu 26 yıl önce gür bir sesle tartışmaya açan bir dergi. “İstanbul Kürtçesi”, 1989 yılındaki bir sayısının dosya konusu mesela.

Böyle bir sergide sinemanın olmaması düşünülemezdi. Anayurt Oteli, Hakkâri'de Bir Mevsim, Ah Belinda filmleri, serginin ana temasındaki toplumsal ruh durumunun birebir karşılığı. Özellikle, biri yakın biri uzakta iki kadın arasında bir bekleyiş halindeki Zebercet, 24 Ocak kararlarıyla geçiş yapılan serbest piyasa ekonomisinde bocalayan ve nihayetinde kendini vahşi kapitalizmin en ilkel versiyonlarından birine kaptıran Türkiye toplumu için yerinde bir seçim.

Tarlabaşı Bulvarı, 1986-1988

AYNI GÖKYÜZÜ, AYNI DERTLER

1 Ağustos 1988 genelgesi ile cezaevlerinde başlayan uygulamalardan sonra yapılan Siyahlı Kadınlar Eylemi'nin yanı sıra 1980 Eurovision'da Ajda Pekkan'ın söylediği Petrol şarkısının videosu, Aziz Nesin öncülüğünde 1000'i aşkın kişinin imzaladığı Aydınlar Dilekçesi ve Bedrettin Dalan'ın 1984-89 arası Eminönü, Karaköy ve Eyüp'teki kentsel dönüşüm çalışmalarını havadan gösteren video da sergide görülebilir. Seçim kampanyaları, sendikal hak mücadeleleri, inşaat reklamları, Naim Süleymanoğlu'nun 1988 Olimpiyatları'nda altın madalya kazandığı an, dönemin filmlerinde kadına bakış; Taşkışla'nın otel olması tartışmaları, Kazlıçeşme'deki fabrikaların yerini inşaatların alması ve işçilerin buna direnmesi... Sanki 35 yıllık bir kısır döngünün içinde debelenip duruyoruz. Sergiyi gezdikçe, acı bir soru gelip oturuyor zihninize: Peki, ne değişti?

Tanıdık bir ‘sandık odası'

İstanbul'u merkeze alan sergide işleri yer alan Halil Altındere, Serdar Ateşer, Aslı Çavuşoğlu, Barış Doğrusöz, Ayşe Erkmen, Esra Ersen ve Hale Tenger, 80'lerde çocukluğunu ya da üniversite yıllarını yaşamış sanatçılar. SALT Beyoğlu'nda üç kata yayılan sergideki işler birbirini tamamlayan bir sırada ilerliyor. Bu yüzden, 3. kata çıkıp aşağıya doğru gezmek, ‘büyük resmi' görmenizi kolaylaştıracaktır. Galerinin giriş katındaki, 80'li yıllardan fotoğraf karelerinden oluşan Vahap Avşar'ın Kayıp Gölgeler sergisi, “Nerden Geldik Buraya” için uygun bir ‘ısınma turu' niteliğinde.

Serginin ikinci ayağı SALT Galata'da daha çok yayıncılık dünyasının yakın tarihi var. Cağaloğlu yayıncılık haritası, bir dönemin vazgeçilmezi ansiklopediler ve yasaklı kitaplar... Ayrıca 1997'de Artpace San Antonio'da sunulan Sandık Odası adlı çalışma, Nerden Geldik Buraya kapsamında Türkiye'de ilk kez sergileniyor. Hale Tenger'in enstalasyonu (yerleştirme), 80'ler Türkiye'sini mobilya, lamba gibi gündelik eşyalar aracılığıyla anı ve bellek üzerinden yeniden kurgulayarak aile ev ve yurt kavramlarını tartışmaya açıyor.

Nerden Geldik Buraya, 29 Kasım'a kadar SALT Beyoğlu ve SALT Galata'da ziyaret edilebilir. (0212 377 42 00)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder