6 Ocak 2014 Pazartesi

Sızıntı’dan 35. yılında ‘vefa ödülleri’

İlk sayısı 1979 yılının Şubat ayında yayımlanan, aylık ilim ve kültür dergisi Sızıntı, bu sene 35. yılını kutluyor.Bu vesileyle derginin ilk yazı heyetine ve halihazırdaki yazarlarına Fırat Kültür Merkezi'nde (FKM) önceki akşam düzenlenen bir törenle vefa ödülü verildi. Törene derginin ilk yazarlarından Mehmet Ali Şengül, Feza Gazetecilik İmtiyaz Sahibi Ali Akbulut, Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun, Gazeteci Yazar Abdullah Aymaz, yazar Reşit Haylamaz, Nevzat Bayhan, Mustafa Uslu, Mehmet Erdoğan, Şerif Ali Tekalan, Yusuf Erdoğan'ın yanı sıra birçok gazeteci-yazar katıldı. Derginin başyazılarını kaleme alan Fethullah Gülen Hocaefendi adına ödülü Mehmet Ali Şengül ve geçen yıl hayatını kaybeden derginin eski yayın yönetmenlerinden Şerafettin Kocaman'ın ödülünü eşi Sema Kocaman aldı. Törende konuşan Sızıntı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni İrfan Yılmaz, "İlk yola çıktığımızda aklımızdan böyle bir şey geçmezdi. Sanki bir hareket, hobi gibi. ‘Gençlere iman adına bir şey verebilir miyiz?' diye sorarak içinde bulduk kendimizi. Hakikaten tesirli oldu. Bu hale geleceğini tahmin etmiyorduk.” dedi. Feza Gazetecilik İmtiyaz Sahibi Ali Akbulut, "Sızıntı Dergisi ile iftihar ediyoruz. Allah'a hamd olsun, matematikle, fizikle, kimya ile Rabb’imi anlatan bir dergi. 35 yıldır sürekli tirajı artarak günümüze kadar geldi, insanlığa çok güzel hizmetler verdi." şeklinde konuştu. Kaynak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun, "Sızıntı bir dönemde kendini kuyu dibinde bulan bir neslin dergisi. O gün belki de tereddütle çıkmıştı okunur mu, diye. Şimdi gerçekten bir neslin yetişmesinde ana temel dinamik olmuştur." diye konuştu. Mehmet Ali Şengül ise Sızıntı'nın kuruluş günlerinden bahsetti. Şengül, "5-10 arkadaşımızla aramızda topladığımız parayla siyah-beyaz basımını gerçekleştirdik. Allah'ın yarattığı insanoğlunun aklının ilimle aydınlanması, gönlünün iman, ahlak, faziletle donatılması adına böyle bir dergiye ihtiyacı vardı." dedi. Yazar Reşit Haylamaz ise şunları söyledi: "Sızıntı, 35 yıldır kültür hayatımızda çok önemli bir misyon edindiren dergi. Ayrıca yazar yetiştirme, insanları doğru bilgilendirme, doğru yönlendirme ve ihtiyaç duyduğu konuları ele alma konusunda kendi kulvarında belki de dünyada eşi benzeri olmayan bir dergi. İnsanın derinliklerine ifade eden, onun bir manada irfan boyutunu anlatan bilgilerin yanında tarih, fizik, matematik gibi alanlarda yazıları yayınlayan kendi etrafında da yavrularını sürükleyen, kendini dünyaya ulaştıran bir dergi."11 DİLDE YAYINLANIYORTörende konuşan gazeteci-yazar Abdullah Aymaz, "Sızıntı hakikaten büyük bir boşluğu doldurdu ve doldurmakta. Sızıntı'dan sonra Yeni Ümit, Yağmur, Gonca Dergisi, Sızıntı'nın İngilizce, Fransızca ve Arapça versiyonları da çıktı.” dedi. Derginin en önemli hizmetlerinden biri de misyonu ile bağlantılı olarak yurtdışı versiyonlarının yayımlanması. Sızıntı bugün, 11 dilde yayınlanan uluslararası bir dergi. İngilizce (The Fountain), Almanca (Die Fontane), Rusça (Noviye Grani), Arapça (Hira), Fransızca (Ebru) ve İspanyolca (Cascade) yurtdışında yayımlanan dergilerden bazıları. İlk sayısı 6 bin basılan Sızıntı, bugün 800 bin tirajıyla Türkiye’nin en çok satan dergisi unvanına sahip. Aynı zamanda birçok dergiye de kaynaklık yapmış olan bir yayın.Ağlayan çocuğun yer aldığı ilk kapağın hikayesi1980’li yıllarda doğudan batıya neredeyse her evde yandaki ağlayan çocuk resmi çerçevelenmiş bir şekilde duvara asılırdı. 80’ler dizisinin dikkatli izleyicileri bilir. O resim, dizide de 1980’lerin bir nişanesi olarak kullanılıyor. Mavi renkli gözlerinden tomurcuk gibi damlalar inen bu hüzünlü çocuk resmi, Sızıntı’nın 1979’da yayımlanan ilk sayısının kapağından tüm Türkiye’ye yayıldı. Herkes adını sanını bilmediği, tanımadığı bu çocuğu çok sevdi, sahiplendi. “Ağlayan çocuk” olarak kaldı akıllarda. Derginin ilk başyazısı “Bu Ağlamayı Dindirmek İçin Yavru”yu kaleme alan Fethullah Gülen Hocaefendi, yazısında “Senin için bu yola atıldık.” diyerek o çocuğa hitap ediyordu. Derginin Genel Yayın Yönetmeni İrfan Yılmaz’a, bu fotoğrafı nereden bulduklarını, kime ait olduğunu soruyoruz. Yılmaz, “Tam emin olmamakla birlikte bu fotoğrafın İzmir Kemeraltı’ndaki bir sahaftan alındığına dair rivayetler var.” diyor.‘Sızıntı’da yazıyorum diye 10 yıl profesör olamadım’Sızıntı dergisi, bugünlere elbette kolay gelmedi. Dergide yazıları çıkıyor diye pek çok isim, yıllarca akademik haksızlıklara maruz kaldı. Şu anda İzmir 9 Eylül Üniversitesi Zooloji Bölümü’nde profesör olan derginin genel yayın yönetmeni İrfan Yılmaz’ın akademisyenlikte ilerlemesi, profesörlüğünü alması sırf derginin yazı heyetinde olduğu için 10 yıl geciktirilmiş. Daha doçentlik imtihanındayken başına gelenleri şöyle anlatıyor: “Jürideki arkadaşlardan biri benim evrime inanmadığımı biliyor. Bu yüzden sınavı geçemeyeyim diye hep evrimle ilgili sorular soruyor. Tabii ben de o zamanki Amerikan kitaplarında evrimle ilgili ne yazıyorsa ona göre cevap veriyorum. Benden bu cevapları beklemiyorlar haliyle. Benim alanım zooloji, hayvanlarla ilgili. Sınavda sadece bu konuyla alakalı sorular sorulabilir, fakat bahsettiğim jüri üyesi bu sefer, sırf ben sınavı veremeyeyim diye kimyanın, fiziğin konularına girmeye başladı. Ben onlara da cevap verdim. Jüri başkanı kadın itiraz etti: ‘Bunları bilmek zorunda değil ki, biz de bilmiyoruz, niye bu soruları soruyorsunuz’ diye uyarıda bulundu. Bana soruları soran beyefendi geri adım atmak zorunda kaldı. Neyse çıktık dışarıya. Jüri başkanı kadın, “Hocam bunları biz de bilmiyoruz, siz nereden biliyorsunuz?” diye merakından sordu. Sızıntı’nın yazı heyetindeyim. Her hafta dergide yayınlanacak yazılarla ilgili toplantı yapıyoruz. Yıl 1989. Dergi 1979’da çıktı. Tam on sene olmuş. Haftada bir toplanılıyor. Yılda 52 hafta var. Bir toplantıda 10 yazı okusak 520 yazı yapar. 10 senede 5 bin 200. Bunun içinde fizik, kimya, matematik var. Dolayısıyla pek çok konuda ayaklı kütüphane gibi oluyorsunuz. Şimdi 35 sene oldu. Yani benim doçentliğime de, profesörlüğüme de faydası oldu Sızıntı’nın.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder